Dinler ve inanç tarihine bakıldığında insanlığın var olduğu zamandan itibaren her toplumun, her kabilenin ve her milletin bir Tanrısı, bir inanç kültü ve kuralları vardır. Kimisi Zeus’a kimisi Ahura Mazda’ya, kimisi Kibele’ye bazıları Temmuz’a bazıları İnanna’ya, Buda’ya, Pompeus’a, Yahuda’ya, Rabb’e, Lat’a, Menat’a Uzza’ya, Al lat’a ve Allah’a inandılar taptılar ve koşulsuz teslim oldular.
Bu Tanrıların bazıları elçiler aracılığıyla kutsal metinler gönderdi, bazıları da sözlü gelenekler öğretti. İsimleri ne olursa olsun dünyanın tek bir patronu olduğu kesindir ve bu patronun bizden istediği tek bir davranış biçimi vardır:
“””Saygı”””
Yapılması yasaklanan bütün davranışların, haram kılınan bütün eylemlerin ve övülen bütün hareketlerin, ibadet olarak emrolunan bütün farzların temeli SAYGI ile açıklanır.
Semavi dinlerin ortak metinlerinden yola çıkarsak;yalan söylemek muhatabını kandırmak ve onun güvenini kötüye kullanıp onu savuşturmaktır. Bu büyük bir saygısızlıktır. Yalan söylenen şahsa saygı duyulsa bu eylem yapılmaz.
Zina etmek, Tanrı’nın kanun kıldığı nikah akdine karşı bir saygısızlıktır. Zina edilen kişinin iradesi dışında onu namusu olarak gören babasına, erkek kardeşine ve iradesi bile olsa evli ise kocasına karşı düstursuzca ve saygısızca zevk sömürüsüdür.
Hırsızlık, bu eylem saygısızlığın daniskasıdır ve en adisidir. Emek sarf edilerek kazanılan bir para, altın veya mülk bir kendini bilmez tarafından sizden hile ya da desise yoluyla çalınıyorsa bu emeğe, fedakarlığa, verilen mücadeleye ve tasarruf edilen özveriye karşı son derece saygısızlıktır.
Katletmek, haklı ya da haksız olsun bir insanın canına kıymak maktülün öldüğü yaşa kadar varsa yaptığı iyi işlere kaldı ki zalim birisi olsun yaşıyorsa annesine, babasına, eşine ve çocuklarına onların değerli gördüğü birini bu hayattan kopardığı için, yaşam hakkına müdahale ettiği için saygısızlık etmiştir. Maktül çok kötü birisi bile olsun ailesi için önem arz eder. ”Kirpi bile yavrusunu pamuğum diye sever.”
Şiddet, gerek savunmasız bir ilkokul öğrencisini sınıfta afacanlık yaptığı için sözlü ya da fiziki şiddetle istismar eden sınıf öğretmeni(90’lı yılların sonuna kadar bunun örneği çoktu), gerekse trafikte bilerek ya da bilmeyerek yaptığı bir hata sonucunda çıkan tartışma sonucu darp edilen birinin durumunda, eski ya da takıntılı bir eşi(sevgilisi) tarafından eyleme konu olan bir savunmasız kadının şiddete maruz kalmasıdır. Konuyu şöyle açıklamak gerekir: Şiddet “Şahsiyet ezikliğidir.” Geçmişine bakmak lazım, mutlaka şiddet uygulayan birinin önceki dönemlerinde ağır tramvalar saklıdır. Bu da kendi geçmişinde saygısızlığa uğradığı için savunma mekanizması ve gördüğü bir olumsuzluk sonucu sahneye şiddet kostümüyle çıkmasını gerektiğini bilinç altına ya kendi ya da dış etkenler tarafından yerleştirilmiştir.
Tanrı’nın istemediği, reddettiği ve yasakladığı saygısızlıklar daha da örneklenerek çoğaltılabilir. Gelelim istediği saygı ölçülerine.
Yine semavi dinlerin ibadetlerinden bahsedelim.
Namaz: Ortodoks Musevilerin, Hristiyan Süryanilerin ve Müslümanların namaz kıldığı bir gerçektir. Uygulamaları (secde, rukü ve okunan dualar) değişik olsa da. Kaldı ki Budistler de namaz kılarlar, gerçi onlar buna bir çeşit meditasyon derler de netice itibariyle konunun özeti ruhun temizlenmesidir. Peki Tanrı’nın buna ihtiyacı var mıdır? Tabi ki hayır, Tanrı münezzehtir. Namazın mesajı aslında çok basittir. Siz Tanrı’nıza biat ederek ve saygı göstererek aciz birer kul olduğunuzu hatırlayın. (Neticede ölümlüsünüz, yıllarca bir sürü buluş yaptınız balığa verdiğim meziyeti taklit ettiniz fersah fersah yüzdünüz, kuşa verdiğim kabiliyeti çözdünüz kilometrelerce uçtunuz, maddeyi çözdünüz, atomu ayırdınız fakat ölümsüzlüğü bulamadınız.)
Oruç: Aslında bu mesele olanla olmayanın birbirini anlaması ve ona göre varlıklı olanın düşkünün durumuna karşı saygı duymasıydı. Gün boyu ekmek arayıp gün sonu karnını doyuran bir toplayıcı kavme karşı sefahat içinde yaşayan bir güruhun tamamen empati yapmasını sağlamaktır.
İyiliği emredip, kötülüğü men etmek: Saygı zaten iyiliğin tezahürüdür. Hayatın her alanında saygı olduğunda iyilik sonucu doğurur.
Bu örneklere eklenecek çok argüman vardır. Son kutsal kitap Kuran-ı Kerim öğretilerinde saygı temeliyle kurulmuştur.
Sevmekte özgürsünüz fakat saygıda mecbur. Kimsenin kimseye saygısızlık etme gibi bir lüksü yoktur.